Güney Kore’de yüz binlerce çocuğun yurt dışına evlatlık gönderildiği program: ‘Asya’dan Batı’ya çocuk ticareti’

“`html

Han Tae-soon’un Kızı ve Kaçırılma Hikayesi

Han Tae-soon, kızı Kyung-ha ile ilgili son anısını, 1975 yılının Mayıs ayında Seul’deki evlerinde yaşadığını anımsıyor.

“Pazara gitmek üzereyken, Kyung-ha’ya ‘Sen de gelmiyor musun?’ diye sordum ama o, ‘Hayır, arkadaşlarımla oynayacağım’ cevabını verdi,” diyor.

“Geri döndüğümde evde yoktu.”

Han, kızına yaklaşık kırk yıl boyunca ulaşamazdı. Sonunda yeniden karşılaştıklarında, Kyung-ha artık Laurie Bender adındaki, orta yaşlarda bir Amerikalı kadın kimliğiyle neredeyse tanınmaz hale gelmişti.

Han, kızının kaçırıldığı, bir yetimhaneye yerleştirildiği ve ardından yasadışı yollarla Amerika’ya gönderilerek başka bir aile tarafından büyütüldüğü iddiasıyla Güney Kore hükümetine dava açtı. Kızının evlat edinilmesini engelleyemediği için derin bir mutsuzluk yaşıyor.

Güney Kore, tartışmalı yurtdışı evlat edinme programıyla son yıllarda dolandırıcılık, yasadışı evlat edinme ve insan kaçakçılığı iddialarıyla gündeme geldi. Bu program, 1950’lerde başladığından beri dünya çapında yaklaşık 170.000 ila 200.000 çocuğun yurtdışına evlat edinilmesi ile sonuçlandı.

Mart ayında gerçekleştirilen çarpıcı bir soruşturma, ardışık hükümetlerin denetim eksiklikleri nedeniyle insan hakları ihlalleri yaptığını ve özel kuruluşların büyük ölçekte kar elde etmek için çocukları “kitlesel olarak ihraç etmesine” olanak tanıdığını ortaya koydu.

Uzmanlar, bu bulguların, gelecekte daha fazla hükümeti dava riski doğurabileceğini ifade ediyor. Han’ın davasının ise önümüzdeki ay başlayacağı bildirildi.

Bu dava, emsal teşkil edebilecek iki davadan biri olarak dikkate alınıyor. Han, dava açan ilk biyolojik ebeveyn olurken; ABD’de evlat edinilen bir birey de ilk dava açan evlatlık olarak kaydedildi.

Bir hükümet yetkilisi, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Uzun bir süre birbirlerini bulamamış olan bireylerin ve ailelerin yaşadığı duygusal acıyı derinden anlıyoruz,” dedi.

Han’ın davasına “derin bir üzüntüyle” yaklaşan yetkili, davanın sonucuna göre “gerekli adımları” atacaklarını vurguladı.

71 yaşındaki Han, BBC’ye yaptığı açıklamada, hükümetin sorumluluk almasını talep ettiğini belirtti.

“Kızımı aramakla geçen 44 yıl boyunca kendimi ve bedenimi harap ettim. Ancak tüm bu süre zarfında hiç kimse benden özür diledi mi? Hayır, kimse.” diye konuştu.

Yıllar boyunca, Han ve eşi, karakolları ve yetimhaneleri ziyaret etti, ilanlar dağıttı ve bilgi almak için televizyon programlarına katıldı. Han, “10 parmağım tırnağım düşene kadar” sokaklarda kızını bulmaya çalıştığını ifade etti.

Zaman geçtikçe, arayışında ilerleme kaydettiğine inandı. 1990’da Han, bir televizyon çağrısı sonrası Kyung-ha olabileceğine inandığı bir kadınla tanıştı, ancak kadın bu kişinin kendi kızı olmadığını itiraf etti.

2019 yılında Han, yurtdışında evlat edinilmiş Koreli kişilerin DNA’larını eşleştirerek biyolojik ebeveynleriyle buluşturan bir grup olan 325 Kamra’ya katılmasıyla önemli bir ilerleme kaydetti.

Kısa bir süre sonra Kaliforniya’da hemşire olan Laurie Bender ile bir eşleşme gerçekleşti. Birkaç telefon görüşmesi sonrasında, Han, Laurie ile tanışmak için Seul’e uçtu ve ikisi havaalanında duygusal bir karşılaşma yaşadı.

Kucaklaşırken, Han, kızı Kyung-ha’nın saçlarını nazikçe okşadı.

“30 yıldır saç stilisti olarak çalışıyorum. Saçına dokunarak onun gerçekten benim kızım olup olmadığını hissedebiliyorum. Önceki buluşmamda yanlış bir kişi ile karşılaştığımı düşündüm, bu yüzden saçına dokunmam gerekiyordu,” dedi.

Güney Kore'deki çocuk evlat edinme programı

Kızına söylediği ilk kelime “Çok üzgünüm” oldu.

“Çocukken eve dönmeyi başaramadığı için kendimi suçlu hissettim. Annesini ne kadar aradığını düşündüm… Onunla yeniden karşılaşmak, ne kadar özlem duyduğunu daha iyi anlamama neden oldu ve bu kalbimi parçaladı.”

Kyung-ha, Associated Press’e verdiği bir röportajda, yeniden bir araya gelmelerinin ardından “Sanki kalbimde ki bir boşluk dolmuş gibi, artık kendimi bütün bir insan gibi hissediyorum,” demişti. Ancak BBC’nin röportaj taleplerine henüz yanıt vermedi.

İkili sonunda, Mayıs 1975’te yaşanan olayları bir araya getirdi.

O dönemde altı yaşındaki Kyung-ha, evinin yakınında oynarken, annesini tanıttığını söyleyen bir kadın tarafından kandırıldı. Kyung-ha’ya annesinin artık ona “ihtiyacı olmadığı” bilgisi verildi ve bir tren istasyonuna götürüldü.

Bu kadının gerçekten kaybolmuş bir çocuk olduğuna dair sahte belgeler verildi ve polis tarafından alındıktan sonra bir yetimhaneye yerleştirildi. Kısa süre içinde de Virginia’daki bir aile tarafından evlat edinilmek üzere ABD’ye gönderildi.

Yıllar sonra yapılan araştırmalarda, kendisine terk edilmiş bir yetim olduğu ve anne babasının kimliklerinin bilinmediği söylenen sahte belgelerin düzenlendiği anlaşıldı.

Kyung-ha, daha önce “Sanki sahte bir hayat yaşıyormuşum gibi ve her şeyin yanlış olduğunu biliyormuşum gibi hissediyordum,” demişti.

Ancak bu yalnızca bireysel bir durum değildi.

Asya’dan Batı’ya ‘Çocuk Ticareti’

Güney Kore’nin yurtdışı evlat edinme programı, 1950-53 Kore Savaşı sonucunda yaşanan yoksulluk döneminde çalışmaya başladı. Tahminen 100 bin çocuğun yaşadığı yoksulluktan etkilenen bir ülke olan Güney Kore, o dönemde evlat edinmek isteyen ailelerin sayısındaki azlık nedeniyle uluslararası bir evlat edinme programı başlattı.

Program, tamamen özel evlat edinme acenteleri aracılığıyla yürütülüyordu. Başlangıçta devlet kontrolü altındayken, zamanla bu ajanslar önemli ölçüde özerklik kazanarak sistem içindeki şeffaflığı azalttı.

Bu ajansların gücündeki artış, yurtdışına giden çocuk sayısının hızlı bir şekilde yükselmesine neden oldu ve 1980’lerde zirveye ulaştı. 1985 yılında yalnızca 8.800’den fazla çocuk yurtdışına gönderildi.

Batı pazarında, düşük doğum oranları ve evde evlat edinilebilecek çocuk sayısının azalmasıyla aileler, yurt dışındaki çocukları evlat edinmeye yöneldi. Döneme ait fotoğraflar, Kuzey Kore’den Batı’ya gönderilen çocukları, kundaklarla bağlanmış şekilde uçaklarda gösteriyordu.

Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu bu durumu “çocukların kargo gibi taşınması” olarak adlandırmıştı. Rapor, bu uzun yolculuklar sırasında yeterli özen gösterilmediğini, 1974 yılında bir çocuğun yolculuk sırasında yapılan bir hatadan dolayı Danimarka’ya ulaştıklarında hayatını kaybettiğini ortaya koydu.

Program eleştirmenleri, Kore’nin ekonomik gelişiminin hızlandığı bir dönemde neden bu kadar çok çocuğun yurtdışına gönderilmesi gerektiğini sorguluyor. 1976 yılında BBC Panorama belgeselinde bir gözlemci, durumu “kontrolden çıkmış” olarak tanımlayarak “Asya’dan Avrupa ve Kuzey Amerika’ya akan bir çocuk ticareti” yaftasını yapıştırıyordu.

Hakikat ve Uzlaşma Raporu’na göre, yabancı evlat edinme ajanslarının çocuk kontenjanlarını da belirlediği, Koreli ajansların bu hedefi sevinçle yerine getirdiği ifade ediliyor.

Bu ikili ilişkilerde büyük maddi kazançlar, devletin düzenleyici müsaadeleri olmaksızın yüksek miktarlarda ücret talep eden Koreli ajanslar tarafından sağlandı. Bu süreçte gizli “bağış” adı altında yapılan ödemelerle ciddi miktarlar kazanıldı.

Bazı çocukların kaybolmuş olabileceği, 1970’ler ve 1980’lerde, binlerce evsiz çocuğun Güney Kore’nin sokak temizleme kampanyası çerçevesi içinde toplanıp yetimhanelere yerleştirildiği gözlemlenmiştir.

Diğer ailelere, çocuklarının hastalandığı veya öldüğü söylendiği, oysa gerçekte çocuklar hayatta tutarak evlat edinme kurumlarına götürüldüğü raporlanmıştır. Hakikat ve Uzlaşma raporuna göre, kurumlar çocukları evlat edinmek için gerekli izinleri alma gereği hissetmedi.

Rapor ayrıca evlat edinme kuruluşlarının, maliyetleri azaltmak ve çocuk talebini hızla karşılamak amacıyla kayıtları tahrif ettiği bilgisini verdi. Kimlik belgeleri yokken bulunan çocuklar, evraklarda terk edilmiş gibi gösterildi.

Özellikle, evlat edinilmesi planlanan çocukların ciddi sorunları olan bir şey olduğunu keşfetmemek için biyolojik ailelerle değişim yapılıyor ve gerçek kimlik gizleniyordu. Bu durum, kurumların evlat edinme ücretlerini geri ödemekten kaçınmasını sağladı.

On yıllar sonra, bu durum, yurtdışında biyolojik ebeveynlerini bulma çabası içinde olan birçok evlatlık için büyük zorluklara yol açtı.

Bir kısım evlat edinme kayıtlarında yanlış ya da eksik bilgilere sahipken, bazıları ise tamamen sahte kimlik belgeleri almışlardır.

Han Boon-young, doğum bilgilerine daha fazla erişim talep eden bir kampanya yürütmektedir.

“Bu bir insan hakları meselesidir. Kaçırmalar, sahte belgeler, bunların hepsi uluslararası evlat edinme süreçlerinde yaşanan ihlallerin örnekleridir,” diyor.

BBC, Güney Kore’nin 1970’lerde en büyük evlat edinme ajansı olan Holt International’a ulaştı. Holt, çok sayıda dolandırıcılık ve yasadışı evlat edinme iddiaları ile anılıyor ve şu ana kadar Han gibi vakaların davalarında yer aldı.

Holt, kendisini kısa bir cevapla savunarak, yanlışlıkla yetim olarak tanımlanan çocukları yurtdışına gönderdiği iddiasını reddetti. Çocuklarının kaçırıldığını öne süren ebeveynlerin “çocuklarını kaybetmedikleri, onları terk ettikleri” konusunda görüş belirtti.

Sorumluluk ve Yasal Çerçeve

Uzmanlar, sorumluluğun sadece özel kuruluşlarla sınırlı olmadığını, devletin de bu konuda sorumluluk taşıdığını vurguluyor. Seul Ulusal Üniversitesi’nde uluslararası hukuk uzmanı Dr. Lee Kyung-eun, “Evlat edinme ajansları sistemi istismar etti, hükümet buna göz yumdu ve yasadışı uygulamaların kök salmasına yol açtı,” şeklinde ifade ediyor.

Seokyeong Üniversitesi’nde araştırmalar yapan Shin Pil-sik, “Hükümet geminin kaptanıydı, ajanslar ise o gemiyi çeken küreklerdi,” diyerek, bu yapının her iki tarafın da yargıdan uzaklaşmasına olanak tanıdığına dikkat çekiyor.

Dr. Shin, devletin sadece gözlemci olmadığını, aynı zamanda evlat edinme politikalarını aktif olarak şekillendirdiğini, yurtdışına yerleştirmelere yıllık kotalar belirlediğini ve bazen bazı evlat edinmeleri durdurduğunu ekliyor.

Associated Press’in bir önceki yıl yaptığı bir araştırmada, hükümetlerin, güvenlik önlemlerini azaltmak ve yargı denetimini kaldırmak için yasalarını yeniden düzenlediği, çocukları evlat edinilebilir hale getirmek için yasalarını Amerikan yasaları ile uyumlu hale getirdiği tespit edildi.

Güney Kore, evlat edinme programını insani bir çaba olarak tanımlasa da, gözlemciler bu programın Batılı ülkelerle bağları güçlendirmeye de hizmet ettiğine dikkat çekiyor.

BBC’nin ele geçirdiği 1984 tarihli bir hükümet belgesinde, evlat edinme politikasının resmi hedeflerinin sadece çocukların refahını değil, aynı zamanda “gelecekteki ulusal güç ve halklar arası diplomasi” ile de alakalı olduğu ifade edilmiştir.

Güney Kore Sağlık ve Refah Bakanlığı, geçmişteki evlat edinme uygulamalarında devletin rolüyle ilgili sorulara, sistemde “devlet sorumluluğunu güçlendirmek için çabalarını sürdürdüklerini” ve uluslararası standartlara uygun evlat edinme süreçlerini teşvik edeceklerini belirtti.

Hükümet, 2012 yılında evlat edinme yasalarını yenileyerek, evlat edinilmek isteyen ebeveynlerin taramalarını sıkılaştırdı ve biyolojik ebeveyn verileri ile doğum bilgilerini daha iyi takip etmeye başladı.

Yurt dışı evlat edinmelerinin en aza indirilmesine yönelik reformlar yürürlüğe konulurken, tüm evlat edinme süreçlerinin özel kuruluşlar yerine devlet tarafından yürütülmesi sağlanmaktadır. Bu değişiklikler Temmuz ayında yürürlüğe girecek.

Yurtdışında evlat edinmeler son yıllarda azalma gösterdi. 1980’lerin sonunda keskin bir düşüş yaşanırken, 1990’larda durum dengelendi ve 2010’larda tekrar azalma görüldü. 2023 yılı itibarıyla sadece 79 çocuk yurtdışında evlat edinildi.

Ancak Güney Kore geçmişindeki bu karanlık hikayeyle yüzleşmeye başlarken, Han gibi biyolojik ebeveynler ve evlatlıklar, günümüzde hâlâ yaşadıkları travmalarla mücadele ediyorlar.

Han ve Kyung-ha, ilk buluşmalarından sonra yakın bir ilişki kurmada zorlandılar.

Farklı ülkelerde yaşamaları ve Kyung-ha’nın Koreceyi unuttuğu, Han’ın ise çok az İngilizce bilmesi ile iletişimleri zayıfladı. Bazen mesajlaşarak iletişim kuruyor ve Han, her gün iki saatini İngilizce pratik yaparak geçiriyor.

Ancak Han, bu durumu yeterli bulmuyor.

“Kızımı bulmuş olsam da doğru anlamıyla bulmuş değilim. Tek bildiğim nerede olduğu, ama iletişim kurmadığımız sürece bunun bir anlamı yok.”

“Tüm hayatım mahvoldu… Ne kadar tazminat verilirse verilsin, kaybettiklerimi geri getiremeyecek.”

“`

Related Posts

Ukrayna’ya muhbirlik yapan Rus çiftin hikayesi

Ukrayna’ya muhbirlik yapan Rus çiftin hikayesi

Zeliha Aksaz Şahbaz: Obeziteyle mücadele bilimsel ve eşitlikçi politikalarla mümkündür

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, “Obeziteyle mücadele insanları sokakta tartmakla, afiş asmakla değil, bilimsel, kamucu ve eşitlikçi politikalarla mümkündür. Yoksulluğu, sağlıksız kentleri, eğitimsizliği ve adaletsiz gıda erişimini görmezden gelen hiçbir strateji başarıya ulaşamaz. Sağlıklı yaşam bir ayrıcalık değil, anayasal bir haktır. Bu hakkı her yurttaş için güvence altına almak, sosyal devletin en temel görevidir” açıklamasını yaptı.

Sokakta yatan köpeği ezip yoluna devam etti!

Aydın’ın Kuşadası ilçesinde bir tur otobüsünün şoförü yolda yatan köpeği ezip, ilerlemeye devam etti. O anlar güvenlik kamerasına yansıdı.

Temsilciler Meclisi üyesinden Grok’a sert tepki

Elon Musk’ın sahibi olduğu X platformunda faaliyet gösteren yapay zekâ sohbet robotu Grok, geçen hafta Güney Afrika’daki “beyaz soykırımı” komplo teorisini, konuyla ilgisiz sorulara dahi yanıt olarak sununca büyük tepki topladı. Ayrıca Grok, Holokost …

Chicago’da gece yarısı geniş çaplı operasyon

Chicago’da SWAT ekibi ve Chicago Polis Departmanı, nedeni hakkında resmi bir açıklama yapılmayan geniş çaplı bir operasyon başlattı. Bölgeye çok sayıda zırhlı polis aracı sevk edildi.

Savcılık, Zehra Kınık’ın hapsini istedi

Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatma Zehra Kınık Demir’in, kullandığı araçla 17 yaşındaki Batın Barlasçeki’nin ölümüne neden olduğu için yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, Zehra Kınık’ı ‘asli kusurlu ve cezalandırılsın’ dedi.