Kaliforniya’nın en gözde ve huzurlu semtlerinden biri olan Palo Alto’daki Crescent Park’ta hayat, 14 yıl önce Mark Zuckerberg’in mahalleye taşınmasıyla tamamen değişti. Komşularına göre Facebook’un kurucusu, yemyeşil semti adeta kendi krallığına dönüştürerek, bölgenin sükunetini bitmek bilmeyen bir inşaat alanına ve yüksek güvenlikli bir kaleye çevirdi.
Her şey, Zuckerberg ve ailesinin tek bir evle yetinmeyip, iki sokak üzerine yayılmış en az 11 evi sistematik bir şekilde satın almasıyla başladı.
Mülklerin değerinin üç katına varan tekliflerle 110 milyon doların üzerinde bir harcama yapan Zuckerberg, komşularına göre adeta bir “işgal” stratejisi yürüttü.
New York Times’a konuşan mahalle sakini Michael Kieschnick, durumu şu sözlerle özetliyor:
“Hiçbir mahalle işgal edilmek istemez. Ama onlar tam da bunu yaptılar. Mahallemizi işgal ettiler.”
Peki Zuckerberg bu 11 evle ne yaptı? Beş mülk; ana konut, misafirhaneler, devasa bir yüzme havuzu ve bahçeler içeren geniş bir kompleks oluşturmak için birleştirildi. Ancak komşuları asıl rahatsız eden, bu kompleksin altına inşa edilen ve resmi izinlerde “bodrum” olarak geçen, kendilerinin ise “sığınak” veya milyarderin “Yarasa Mağarası” olarak adlandırdığı devasa yeraltı yapıları oldu.
Bu inşaatlar nedeniyle mahalle, sekiz yıldan uzun bir süre boyunca matkap sesleri ve iş makineleriyle yaşamak zorunda kaldı.
İddialara göre, bir başka bina ise şehir yönetmeliklerine aykırı bir şekilde, bir düzine çocuk için özel bir okula dönüştürüldü. Yerel meclis üyesi Greer Stone, “Yerel yasalarımızda boşluklar buldu. Biz tepede, yaldızlı, güvenlikli bir kasaba olmamalıyız” diyerek duruma tepki gösterdi.
Bardağı taşıran son damla ise Zuckerberg’in evlerine yerleştirilen ve komşularının evlerinin içini doğrudan gözetlediğini iddia ettikleri çok sayıda güvenlik kamerası oldu. Bu durum, mahalle sakinlerinde sürekli izlendikleri hissini yaratarak semti adeta bir “açık hava hapishanesine” çevirdi.
Gürültüye karşılık donut ve gürültü önleyici kulaklık
Artan şikayetler karşısında Zuckerberg çiftinin çözümü ise komşuları tarafından daha da tepkiyle karşılandı. Gürültü kirliliğini azaltmak için korumaların elektrikli araba kullanmasının yanı sıra, özellikle gürültülü bir inşaat seansının ardından komşulara köpüklü şarap, Krispy Kreme donut ve gürültü önleyici kulaklık içeren hediye sepetleri gönderdikleri bildirildi.
Bu jest, bir özürden çok, milyarderlerin sıradan insanlarla aralarındaki devasa uçurumu ve onları anlamaktan ne kadar uzak olduklarını gösteren bir örnek olarak algılandı.