Bu teknolojilerin geniş çaplı ve yararlı uygulamaları otomatik çeviriden tıbbi görüntü analizine kadar gidiyor. Yeni uygulamaların sayısı da çığ gibi büyüyor. Konu üzerine, dijital dönüşüm konusunda uzman olan Tanol Türkoğlu ile konuştuk.
Yapay zekâ her alanda ve toplumları da dönüştürüyor. Dijital topluma evriliyoruz. Bizi neler bekliyor?
Yapay zekâ son bir yılın en popüler teknolojisi. Bunun temelinde OpenAI firmasının ChatGPT adlı yapay zekâsını dünyaya ücretsiz sunması yer alıyor. Aranılan enformasyona düne kadar arama motorunun listelediği olasılıklar arasından seçim yapılarak ulaşılıyordu. Şimdi o seçimi yapay zekâ yapıyor. Ama yapay zekâ teknolojilerini sadece ChatGPT türü yazılımlara indirgemek hatalı olur. Yapay zekâ dendiğinde yazılım ya da donanım formunda, otonom çalışan, karar veren, aksiyon alan bir dünya var. Ve bu dünya insanın başrolde oynadığı pek çok filmin yeni süperstarı olma yolunda. Örneğin mavi ya da beyaz yakalı işgücü kademeli olarak yerini yapay zekâ destekli yazılım ya da donanıma bırakacak.
‘UÇSUZ BUCAKSIZ BİR EVREN’
Ayakta kalabilmek, yeni oyun alanında söz sahibi olabilmek paradigma değişimini de beraberinde getiriyor. Türkiye bu konuda nerede?
Ülkemizde TC Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin 2021’de duyurduğu beş yıllık Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi var. Bu stratejinin vizyonu “müreffeh bir Türkiye için çevik ve sürdürülebilir yapay zekâ ekosistemiyle küresel ölçekte değer üretmek”. Sadece tüketen değil üreten konumda olmayı arzulayan bir strateji. Altı temel öncelik alanı var. Bunlar ana hatlarıyla şöyle sıralanıyor: Yapay zekâ uzman(lığı)ı, Ar-Ge, kaliteli veriye ulaşım, sosyoekonomik uyum, uluslararası işbirliği ve işgücü dönüşümü.
Özel sektör ise çok daha pratik hareket ediyor ve yapay zekâyı gündelik iş süreçlerine dahil ediyor. İnternet sitelerinde yer alan dijital asistanlar buna bir örnek. Öte yandan bireyi ya da müşteriyi daha iyi tanımlayabilmek için gerekli olan profilleme çalışmalarında da yapay zekâdan destek alınıyor. Yapay zekâ üretmek temelde bir algoritma üretmek anlamına geliyor. Türkiye’de bu alanda girişimde bulunan çeşitli start-up kuruluşlar var. Yapay zekâ uçsuz bucaksız bir evren gibi. O nedenle “hepsini yönetecek bir yüzük” icat etme refleksi yerine pratik gereksinimleri karşılayacak yapay zekâlar üretmek çok daha etkin ve verimli olacaktır.
Öte yandan bir yapay zekâ algoritması üretmek çok geniş yelpazede bilgi-beceri sahibi olmayı gerektiriyor. Gerek kullanım gerekse üretim sürecinin gereksinim duyacağı becerilere sahip olamayanların geride kalacağı ortada.
YAPAY ZEKÂ KİMİN İŞLERİNİ ALACAK?
Yapay zekâ insanın elinden pek çok işi alacak diyenlere karşı şu tespit düşünmeye değer: Yapay zekâ becerilerine sahip olan insanlar, sahip olmayan insanların elinden işi alacak! Bugün nasıl ki bilgisayar kullanmayı bilmeyen bir mimar, bilen bir mimarın gerisinde kalmışsa, yarın da yapay zekâ bilen bir mimar, bilmeyeni geride bırakacak. Böylece bilgisayar ve internet ile başlayan dijitalleşmeyle gündeme gelen dijital uçurum (yeni adıyla kapsayıcılık) daha da derinleşecek. Yapay zekâ etkisi sadece üretim değil kullanım alanında da etkisini gösterecektir. Şu an altmış-yetmiş yaşının üstünde olup da uçak biletini internetten alabilen kaç kişi var? Bugün elli-altmış yaşında olanlar da on sene sonra bir yapay zekâ asistanı ile etkileşim kurarak uçak bileti alma konusunda zorlanacaktır. Dijital teknolojiler insanın gündelik yaşamının belli kısımlarına girebildi. Giremediği alanları fethetmesi de yapay zekâ sayesinde olacak. Geleceğin insanı kendini gerçekleştirmek istiyorsa, tasarım becerilerine dayalı işler seçmeli. O da olmayacaksa toprak ile uğraşmalı.